Haber

Ahlat’a yerleşen Ahıska Türkleri 7 yıldır huzur içinde yaşıyor

Ahlat’a yerleşen Ahıska Türkleri 7 yıldır huzur içinde yaşıyor

79 yıl önce sürgüne gönderilen Ahıska Türkleri yaşadıkları acıyı unutamıyor

Ahıska Türklerinden Ruhigül Şahin:

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bize destek verdi”

BİTLİS – Bitlis’in Ahlat ilçesinde yaşayan Ahıska Türkleri, üzerinden yıllar geçmesine rağmen sürgünlerini unutamıyor.

79 yıl önce vatanlarından sürgün edilen Ahıska Türkleri, 7 yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’ye getirilerek Bitlis’in Ahlat ilçesine yerleştirildi. Ahlat’taki Ahıska Türkü aileler, yıllar süren sürgünün ardından anayurtlarında huzur içinde yaşamlarına devam ediyor. 14 Kasım 1944’te Sovyetler Birliği tarafından Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden sürülen Ahıska Türkleri, yıllar süren sürgünün ardından Türkiye’de olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla 7 yıl önce Ukrayna’dan getirildikleri Ahlat’ta yeni bir hayata başlayan Ahıska Türkleri, 79 yıl öncesinin acı günlerini ve zorluklarını hafızalarından silemiyor. Ahlat’taki Ahlat Türkleri, sürgün yıllarında çok acı çektiklerini belirterek, kendilerini ağırlayan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Ahlat halkına minnettar olduklarını söyledi.

Yaşadıkları acı günleri anlatan 67 yaşındaki Ruhigül Şahin, “Ahıska sürgününü görmedik ama çok duyduk. Rahmetli dedem olan annem ve babam bunu hep anlatırdı. Dedem kaygılanırdı. ‘Ölürsem beni Ahıska topraklarına götürün’ diye. Ama yapamadık. Dedem ne zaman söylese gözlerinden yaşlar akıyordu. Babam sünnetli olduğu için okula bile alınmıyordu. Öğretmeninin ne anlattığını, ne öğrettiğini görmek için pencereden dinlerdik. 2. Dünya Savaşı başladı ve çocuklar, kadınlar dışında herkesi savaşa götürdüler. Evde kalacak vaktimiz yoktu. Tarlalarda çalışıyorduk. hiçbir şeyimiz yoktu ama askerler için gündüzleri tarlalarda çalışıyorduk, geceleri ise çorap örüyorduk, o sırada demiryolu açılmıştı, tekrar o demiryolunda çalışmaya başladılar, dediler ki: “Bizi bu trene bindireceklerini ne düşünmüştük? Bir gün gelip bize 2 saat süre verdiler ve ‘toplan, gidiyorsun’ dediler. ‘Tamamen gidiyorsun’ demediler. ‘Savaş bitsin, tekrar dönersiniz’ dediler. Hiçbir şey alamadılar. Hayvanları taşıdıkları vagonlara yüklediler. 1 vagonu 10-15 aileyle doldurdular. Bir kereden fazla yolda hastalandı. Ölüleri ne yıkanabiliyor ne de gömülebiliyordu. Vagonları atmak zorunda kaldılar. Ahıskalıları Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan çöllerine zorla sürdüler. Ne ev var ne de başka bir şey. Rahmetli annem bana Kırım Tatarlarını da beraberimizde getirdiklerini anlatıyordu. Yanlarına hiçbir şey almalarına izin vermediler. Onlara da çok zulmettiler. Pek çok insanımız da açlıktan öldü. Bahar geldiğinde ot yediler. Bir kereden fazla ot yemekten öldü. Rahmetli annem 15 çocuğun en büyüğüydü. Ancak bu sürgün yıllarında iki kardeşi yalnız kaldı. “Hepsi öldü” dedi.

“Filistin’de yaşanan bu acı olaylardan dolayı çok üzgünüz”

Özbekistan’da doğup büyüdüklerini, oradan da sürgün edilerek Ukrayna’ya yerleştiklerini anlatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orada çok iyi yaşadık. Ukrayna halkından memnunduk. Ama oradan memleketimize gelecek kadar şanslıydık. Kötü yaşamadık ama hep çocuklarımızı bir vatana kavuşturabilmeyi diledim. Allah cevap verdi.” dualarım.Allaha şükür.Allah razı olsun.Biz ona babamız (Cumhurbaşkanımız) diyoruz..Bizimle ilgilendi ve bizi buraya getirdi.Çok rahatız.Çok şükür artık her şeyimiz var.Bunlardan sonra çok üzülüyoruz. Filistin’de yaşanan acı olaylardan dolayı utanıyoruz. Allah onlara da özgürlük versin. Allah’ın bize yardım ettiği gibi, onların da bize yardım etmesini istiyoruz. Çocuklar ölmesin. Ben dualarımda onlar için her zaman dua ediyorum. Ya Rabbi, Filistinli çocukları koru, Filistin halkını koru, Ya Rabbi, zalimleri perişan et, Ya Rabbi, bundan sonra böyle zulümler yapmasınlar, hangi yüzyılda yaşıyoruz, nasıl bir medeniyet bu? Yapabilirsin. Çocukları öldürerek uygarlaşın.”Dünya sessiz kalmamalı. Elimizden gelenin en iyisini yapalım. İsrail’in mallarını almayalım. Dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Allah onların yardımcısı olsun.”

“Çok şükür 7 yıldır vatanımızdayız”

64 yaşındaki Ahıska Türkü İznullah Cafer ise, “Duyduklarımıza göre çok büyük baskılara maruz kalmışlar. Sürgün sırasında halkımıza 1-2 saat süre vererek ‘Hazır olun gidiyoruz’ dediler. Yanlarına ne varsa alıp gittiler. Kışın ve soğukta çok zor şeyler yaşadılar. Ahıska halkının uğradığı zulmü Allah kimseye göstermesin. “Çok şükür 7 yıldır buradayız ve kendi halimizdeyiz. ülke. Allah’a şükür Cumhurbaşkanımız bizimle ilgilendi. Şu anda Filistin’de olup bitenleri duyuyoruz. Biz de onlara çok üzülüyoruz. Allah onlara yardım etsin. Onlar da çok perişanlar. Biz de onları çok düşünüyoruz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu